top of page

HERAKLES VE NESSOS

Logo dolu.png

Ölümlü insanın ölümsüz çağırışımı: Giambologna’nın Herakles ve Nessos Heykeli

 

Herakles ve Nessos’un, Herakles’in, karısı Deianeira’yı bir nehrin karşı kıyısına geçirmesi için yardım aldığı Nessos’un Deianeira’nın ırzına geçmek istemesiyle başlayıp, kanlı gömleğin Herakles’i yakıp kavurmasına kadar gelişen hazin dolu öyküsünü, Giambologna’dan önce niceleri, çoğu kez anlatmıştır; bronzla, kireçtaşıyla, gerek tiyatrolardan yükselen sesle, gerek Homeros’un, Hesiodos’un kaleme aldığı sözle… Ancak şüphesiz ki hiçbiri, güzelliği; duygunun, dramın üstünde tutarak işlememiştir bunu, Giambologna’nın yaptığı gibi…

 

Floransa'daki Piazza della Signoria'daki açık hava galerisi Loggia dei Lanzi’de sergilenen, Michelangelo’dan büyük ölçüde etkilenmiş olan heykeltraş Giambologna tarafından işlenen Herakles ve Nessos’un mücadelesiyle ilgili bu eser, içeriği ve işlenişi bakımından dünyanın hatrı sayılır sanat eserleri arasında yer alıyor. Sanatçı, eserinde güzelliğe odaklanırken, şüphesiz ki konuda yer alan çaresizlikten doğan güvenin ihanetle sonuçlanmasını, entrikalı bir süreç neticesinde kahramanının yanıp kavrulmasını, en ince ayrıntısına kadar biliyordu. Onun odaklandığı nokta, bu çirkinliğin dahi en estetik şekilde yansıtılabileceğiydi.

 

Gelelim bu hikayenin baş kahramanlarına, yani, eserde göründüğü kadarıyla Herakles ve Nessos ile görünmediği halde bu metin de dahil olmak üzere tüm hikayenin esas kahramanı olan, Herakles’in karısı Deianeira’ya… Hikayedeki ağırlığı, Deianeira’dan başlamamızı gerektirir, ki Giambologna’nın halen diriliğini ve canlılığını koruyan eserine yansıyan da bizzat onunla ilgili olan hikayedir. Herakles, çok daha fazla ve büyüktür elbette ve Herakles’in Deianerira kadarlık, Deianeira’nın ise bütünüyle yer kapladığı kısım Azra Erhat’ın aktarımıyla şöyledir: kendisi Kalydon kralı Oineus'la Althaia'nın kızı ve Meleagros'un kız kardeşidir. Asıl babası Oineus değil de, bir ara Kalydon sarayında misafir kalan Dionysos diye de bilinir. Öyle ya, Dionysos’u evinde öyle bir güzel ağırlayan baba Oineus’un adını, kendi kutsalı bilinen şaraba veren de Dionysos değil midir?

 

Herakles Hades'e inişinde Meleagros'un gölgesine rastlar, Kalydon avında can veren yiğit ona kız kardeşi Deianeira ile evlenmesini salık verir. Herakles de yeryüzüne döndüğünde güzel kıza gönül verir, ama onu alabilmek için önce Akheloos ırmağıyla dövüşmek zorunda kalır. Sonra Deianeira ile evlenir ve Hyllos adlı bir çocukları olur. Herakles, bir süre sonra karısı ve oğluyla Kalydon'dan ayrılır. Yolda derin bir ırmağı geçmeleri gerekir, at adam Nessos'a rastlarlar, Nessos ırmağı geçirmek için Deianeira'yı sırtına alır, o sırada kadına yanaşmak ister. Karısının çığlıklarına koşan Herakles at adamı, Lerna canavarının kanına batırdığı zehirli oklarından biriyle vurur. Nessos can çekişmekteyken Deianeira'ya yarasından akan kanı alıp büyü gibi kullanmasını öğütler. Bu iksirle kocasının sevgisini her zaman için koruyabileceğini söyler.

 

Trakhis'e varırlar, Herakles Deianeira ile Hyllos'u oraya bıraktıktan sonra başka işlere koşar. Bir ara Oikhalia kralı Eurytos'u yener, kızı Iole'yi tutsak olarak alır ve Deianira'nın yanına gönderir. Zaferini kutlamak için de karısından yeni bir gömlek ister. Kocasının tutsağı olan güzel Iole'ye aşık olduğunu ve kendisini onunla aldattığını haber alınca Deianeira korkunç bir öfkeye kapılır, kıskançlık içini kemirmeye başlar, o sırada Nessos'un büyülü kanı aklına gelir, yeni gömleği bu iksire batırarak Herakles’e gönderir. Herakles, onu sırtına giyer giymez gömlek derisine yapışır ve korkunç acılarla yakmaya başlar. Gömleği çıkarayım derken, derisi de yüzülür. Bu dayanılmaz işkenceye son vermek için Herakles, Oita dağında bir odun yığını hazırlatır, kendini alevlerin içine atar. Deianeira da duyduğu pişmanlığa dayanamaz, canına kıyar.

Herakles, insanın yazgısını omzunda taşıyarak nice işler başarmış, tıpkı insan gibi de bir ihanetle, bir acıyla, bir dramla; adeta tanrıların buyurduğu bir lanetle, tüm gücüne, tüm ihtişamına, tüm aklına ve becerilerine rağmen, yok olmuştur. Yok oldu denilebilir mi Herakles’e? Nemrut’ta görürsünüz, kral Antiochos’la el sıkışırken ve Antiochos’un eli Herakles’in elinin üzerindedir. Sanki, Antiochos da bu zulme alışık kahramanı, bu yiğidi kullanıp üstünlük sağlamıştır krallığı gölgesinde yaşayan diğer Herakles’lere… Adıyaman’ın Nemrut’undan Floransa’nın meydanına kadar sergilenen bir hikaye, bir kahraman, bir arzu ve dramdır Herakles. Bunu da güzellikten başka hiçbir şey anlatamazdı. Sağolsun Giambologna.

bottom of page